Tarih

Sultanahmet Camii’nin 6 Minaresi Yüzünden Osmanlı’da Çıkan Büyük Tartışma

İstanbul’un göbeğinde, Ayasofya’nın tam karşısında yükselen Sultanahmet Camii, sadece görkemiyle değil, yapıldığı dönemde yarattığı tartışmalarla da dikkat çekiyor. Hepimiz onu “altı minareli” ihtişamlı bir cami olarak tanıyoruz. Fakat bu sayı, bir zamanlar Osmanlı dünyasında hiç de küçük bir mesele değildi.

Dillerde dolaşan meşhur bir hikâye vardır: Rivayete göre Sultan I. Ahmed, minarelerin “altından” olmasını istemiştir. Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa ise bunu “altı minare” diye anlamış ve cami altı minareyle yükselmiştir. Bu hikâyenin doğruluğu kesin değil ama halk arasında hâlâ keyifle anlatılır. Aslında bu efsane, minare sayısının neden böyle seçildiğini açıklamak için zamanla oluşmuş hoş bir söylenceden ibaret.

Asıl kriz ise çok daha ciddi bir noktadaydı. Çünkü o dönemde Mekke’deki Mescid-i Haram’ın da altı minaresi bulunuyordu. Yeni yapılan Sultanahmet Camii de aynı sayıya sahip olunca, bazı çevreler “Sultan, kendi camisinin kutsal mekânla eşit tutulmasını mı istiyor?” diyerek tepki gösterdi. Bu hassasiyet Osmanlı yönetiminin göz ardı edemeyeceği kadar büyüktü.

Çözüm basit ama etkileyiciydi. Mekke’deki Mescid-i Haram’a yedinci bir minare eklendi ve böylece üstünlüğü korundu. Sultanahmet Camii ise altı minaresiyle olduğu gibi bırakıldı. Böylece hem tartışmalar sona erdi hem de İstanbul’un siluetine farklı bir ihtişam katıldı.

Bugün Sultanahmet’in avlusuna girip başınızı kaldırdığınızda minareleri birer birer sayabilirsiniz. Onları gördüğünüzde, yalnızca bir mimari zarafete değil, yüzyıllar önce koca imparatorluğu meşgul eden bir tartışmanın izlerine de tanıklık etmiş olursunuz. “Altı mıydı, altın mıydı?” diye anlatılan efsane ise bu hikâyeye biraz tatlı bir renk katar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu